Cumartesi günü CHP'nin İlçe Başkan Adaylarından Mümün Koçoğlu'nu destekleyen gençlerle buluştuk. Gazetemize gerçekleştirdikleri ziyarette talip oldukları görevler, soyundukları değişim hareketine ne denli hazır olduklarını hissettirdiler.
Koçoğlu'nun tipik başkan adayı ölçülerinden sıyrılıp ekibinde yer verdiği insanlara tanıdığı imkan ve hareket opsiyonu hoşuma gidiyor. Seçildikten sonra devam ettirir mi, ettirmez mi zaman gösterecek ama bu süreçte dahi bunu göze alması son derece anlamlı. Hani olur ya ‘başkanlarda', ‘başa gelenlerde'; ‘her şeyi ben bilir, en iyi ben yaparım' hasatlığı… Aslında her rahatsızlık gibi bu da yavaş yavaş, sinsince, hissettirmeden yerleşip daha sonra büyüyür, esir edeceği vücut/yapılarda…
Şu konuda anlaşmamız lazım; bir insan aynı zamanda mimar, mühendis, siyasetçi, gazeteci, hakla ilişkiler uzmanı, psikolog, sağlıkçı vs o-la-maz… Hepsinden az az olur bu da önemli kararlarda bu işin uzmanlarına danışması, onları dinlemesini zorunlu kılar..
Olduğuna inanmaya başlayan bununla da yetinmeyip etrafındakileri inandırmaya çalışan önce komik, sonra trajik devamında da yok olur!
Bildiklerimiz ile bilmediklerimiz bizi ne ölçülerde ifade ediyor tartışılır da bilmediğimizi kabul edemediklerimiz hayatımızı derinden etkiliyor…
Yaşamda pek çok konuya şüphe ile yaklaşabiliriz ama sadece bir alanda dahi ‘çok iyi' olabilmek için ömür boyu öğrenmeye devam etmemiz gerektiğini daima önemsemeliyiz…
Koçoğlu'nun ekibinden sonra dün de CHP İlçe Başkan Adayı Berker Esen, yönetimde görev almaya hazırlanan gençlerle konuğumuz oldu… Keyifli de bir söyleşi gerçekleştirdik onu yarın gazetemizden okuyabilirsiniz…
Bir aylık süreçte ben Esen'in kat ettiği mesafeye değinmek istiyorum bugün kısaca…
Kendisine yöneltilen eleştirileri özgüvenini pekiştirmek hususunda nasıl bir anlayış benimsedi bilmiyorum ama işe yaramış görünüyor. Kendinden çok daha emin, ifade etmekte zaten bir sıkıntısı yoktu ama son derece akıcı, anlaşılır bir dil kullanıyor… Hedefe odaklanmış, ilgisini herhangi başka bir konunun dağıtmasına müsaade etmiyor.
Odağı olduğu eleştiri okları vücuduna saplanırken, canının milim acımadığı hissini uyandırıyor. Bu da gençlikle bağdaştırmakta güçlük çektiğimiz dayanıklılık ve iradesini ortaya koyuyor. Esen, adaylık sürecinde 10 yaş birden aldı sanıyorum : ) “Akıl yaşta değil, baştadır” dedirtiyor…
***
CHP'de çok güzel, bir yarış var anlayacağınız…
Gençliğin yanı sıra cesaret de yarışıyor… Heyecan da bu yarışa doğal olarak dahil oluyor…
Bu yarışın bir favorisi var, herkese göre de değişir belki ama delege son sözünü söylemeden kazanan adına kesin bir şey ifade etmek mümkün değil…
Berker saflarında “Gerideyiz” mantığıyla daha fazla kenetlenme görülürken, Koçoğlu'nda “Arayı açtık”ın rahatlaması hissediliyor…
Büyük işler ve insanlar kolay koşullar ve zaferler ile ortaya çıkmıyor; zorda gelişim var…
Delege seçimlerinden sonra “Kimse kaybetmedi CHP kazandı” ifadesini kongre sonrasında da rahatlıkla kullanabiliriz; partililer ve gözü CHP'de olanlar rahat olsun, adaylar son virajda çalışmalarına hız kazındırsın…